-
1 выявлять
-
2 создавать
meydana çıkarmak, yaratmak, teşkil etmek, yapmak, üretmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > создавать
-
3 раскрывать
несов.; сов. - раскры́ть1) (шкаф, окно, зонт, часть тела и т. п.) açmakраскры́ть глаза́ (от удивления) — gözleri hayretle büyümek
2) врз bulmak; meydana çıkarmakраскры́ть преступле́ние — перен. cinayetin failini bulmak
раскры́ть секре́т / та́йну чего-л. — перен. bir şeyin sırrını çözmek / bulmak
раскры́т за́говор — перен. bir komplo meydana / açığa çıkarıldı
••раскры́ть объя́тия — birine kollarını açmak
-
4 обнажать
несов.; сов. - обнажи́ть1) açmakобнажи́ть го́лову — başını açmak; şapkasını çıkarmak
2) ( лишать листвы) çıplatmak3) перен. ( обнаруживать) açığa / meydana çıkarmak4) (саблю и т. п.) çekmek; sıyırmak5) перен. (фронт и т. п.) açık bırakmak -
5 обнаруживать
несов.; сов. - обнару́жить1) ( находить) (arayıp) bulmak; keşfetmekобнару́жить проти́вника — düşmanın bulunduğu yeri keşfetmek
2) (проявлять, выказывать) göstermek; belli etmek3) (вскрывать, выявлять) açığa / meydana çıkarmak -
6 вызывать
çağırmak; derse kaldırmak; sevk etmek; neden olmak* * *несов.; сов. - вы́зватьвызыва́ть кого-л. к доске́ — tahtaya kaldırmak
вызыва́ть мили́цию — polis çağırmak
вызыва́ть по телефо́ну — telefondan aramak
вызыва́ть кого-л. на соревнова́ние — yarışmaya çağırmak / davet etmek
вы́звать кого-л. (по)боро́ться — güreşe çağırmak
2) ( побуждать) sevketmek, itmekвы́звать кого-л. на открове́нность — samimi konuşmaya sevketmek
3) ( быть причиной) neden olmak; yol açmak, uğratmak (приводить к чему-л.), uyandırmak ( пробуждать), doğurmak ( порождать)вызыва́ть аппети́т — iştah açmak
вызыва́ть аллерги́ю — alerji yapmak
вызыва́ть головну́ю боль — baş ağrısı yapmak
вызыва́ть восто́рг — hayranlık uyandırmak
вызыва́ть насме́шки — alaylara yol açmak
вызыва́ть интере́с — ilgi toplamak; ilgi uyandırmak
вызыва́ть па́нику — panik yaratmak, paniğe kaptırmak
вы́звать серьёзные после́дствия — ciddi sonuçlar doğurmak
с тем, что́бы вы́звать вражду́ и не́нависть ме́жду... —... arasında kin ve adaveti tahrik etmek için
вызыва́ть широ́кие о́тклики — geniş yankılar uyandırmak
вызыва́ть разочарова́ние у кого-л. — birinde düş kırıklığı yaratmak, birini hayal kırıklığına uğratmak
вызыва́ть беспоря́дки — ( спровоцировать) karışıklıklar çıkarmak; ( явиться причиной) karışıklıklara neden olmak / yol açmak
вызыва́ть беспоко́йство у кого-л. — birine huzursuzluk vermek
вызыва́ть чу́вство благода́рности — şükran duygusu uyandırmak
причи́на вызыва́ет сле́дствие — neden sonucu meydana getirir
э́то утвержде́ние вызыва́ет лишь улы́бку — bu iddia sadece tebessüme değer
факт, не вызыва́ющий сомне́ний — kuşku götürmez bir olay
-
7 создавать
несов.; сов. - созда́ть1) врз yaratmak; yapmak; meydana / ortaya çıkarmakсоздава́ть материа́льные це́нности — maddi değerler yaratmak
созда́ть атмосфе́ру дове́рия — güven ortamı yaratmak
она со́здана для сце́ны / для теа́тра — aktris olmak için yaratılmıştır
челове́ка со́здал труд — insanı insan yapan emektir
созда́ть угро́зу воро́там — спорт. kale için tehlike yaratmak
2) kurmakсозда́ть семью́ — aile kurmak
со́здана коми́ссия — bir komisyon kuruldu
при заво́де со́здана библиоте́ка — fabrikanın bir kitaplığı oluşturuldu
3) hazırlamak, sağlamak, oluşturmakсоздава́ть необходи́мые усло́вия для... — için gerekli koşulları hazırlamak / yaratmak / oluşturmak
со́зданы благоприя́тные усло́вия для... —... için elverişli koşullar sağlandı / yaratıldı
4) ortaya getirmek; neden olmak (являться причиной, вызывать)э́то со́здало но́вую обстано́вку / ситуа́цию — bu, yeni bir durum getirdi ortaya
См. также в других словарях:
meydana çıkarmak — 1) açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek Marifetlerini birer birer meydana çıkarıyor. R. H. Karay 2) bularak ortaya çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana vurmak — belli etmek, ortaya çıkarmak Beşikten beri ruhlarına akıtılan düşmanlığı meydana vurmak için tam fırsatı bulmuşlardı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana atmak — ortaya çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana koymak — yapıp ortaya çıkarmak, göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
oğul çıkarmak — bir kovan, yeni bir oğul arısı topluluğu meydana getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSTİBRAZ — Meydana çıkarmak, açığa vurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
meydan — is., Ar. meydān 1) Alan, saha Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu. Ö. Seyfettin 2) Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu. A. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
türetmek — i Oluşturmak, ortaya çıkarmak, yaratmak, meydana çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
maskesini düşürmek (veya sıyırmak) — gerçekleri ortaya çıkarmak Yüzlerinden yalancı maskeleri sıyırmak, hiçlikleri meydana çıkarmak Çalıkuşu nun en büyük eğlencesiydi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkrışmak — çıkarmakta yardım ve yarış etmek (bir şeyi çıkarmak, meydana çıkarmak gibi). II, 208, 209 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
MÜKÂŞEFE — Gizli şeyleri birbirine açıp keşf ve izhar etmek, açığa çıkarmak. Meydana çıkarmak. * Bir hususu keşif yolu ile anlamak, bilmek. * Cenab ı Hakk ın zât ve sıfatlarına ve sâir sırlarına vukufiyyet. (Bak: Keşfiyat … Yeni Lügat Türkçe Sözlük